Film Analizi: Yeni Ahit



  Merhaba, sizlere çok başarılı bulduğum 
2015 - LüksemburgBelçikaFransa yapımı olan bir filmden bahsedeceğim: Yeni Ahit. Filmin türü komedi/fantastik olarak geçiyor. 1 saat 53 dakika süresi olan filmin yönetmenliğini ve senaristliğini  Jaco Van Dormael yapıyor. 

 
Film Künyesi



Benoît Poelvoorde
Dieu (Tanrı)


Pili Groyne
Ea (Tanrı'nın kızı)

CatherinDeneuv
Martine (Tanrıça)


François Damiens
François


Yolande Moreau
Femme de Dieu


Didier De Neck
Jean Claude


Romain Gelin
Willy

Laura Verlinden
Aurélie


Film Konusu

 
Tanrı yaşıyor, hem de Brüksel'de bir apartmanda! Huysuz, karısına ve kızına kötü davranan, alkolik, evde devamlı atletle gezen deyim yerindeyse lanet bir adam. Oğlunu biliyoruz; İsa. İsa evlerinde bir biblo olarak yaşıyor. Kızının hakkında ise az şey biliyoruz. Kendisi 10 yaşında, adı da Ea... Ea sabırlı, masum, çok tatlı bir kız. Ancak babasına tahammülü büyüdükçe tükeniyor. Ona ve annesine o kadar kötü davranıyor ki Ea buna dayanamıyor ve bir gün babasının çok sinirleneceği bir şey yapıyor. Babası alkol alıp derin bir uykuya daldığında onun cebinden gizlice bilgisayar odasının anahtarını alıp bilgisayar odasına yani dünyanın düzeninin oluşturulduğu odaya girip tanrının en büyük sırrını açıklıyor. Dünyadaki herkesin öleceği tarihi sms olarak insanlara yolluyor. Ardından da evden kaçıp altı yeni havari bulmaya karar veriyor.











 Film, farklı kültürlerde tanrı adına yapılan savaşlardan bahsederek başlıyor. Filmdeki tanrı figürü aslında çevremizde çok kez karşılaştığımız biri. Sıradan hayatların arasında. Ağzında sigara, üstünde atletle ve salaş kıyafetlerle dolaşan biri olarak tasvir edilmiş. Bunların yanında çok aksi biri. Ailesine, özellikle de kızı Ea’ya çok kötü davranıyor, hatta onu kendisine karşı çıktığında dövüyor. Tanrıçaya yani karısına da hep kötü davranıp onu eziyor. Kızına ve karısına emirler yağdırıyor. Babası olduğu için kızına her şeyi yapabileceğini zannediyor. Sırf babası olduğu için kızı duştayken bile kapıyı açıp bakabiliyor.




   Bir gün masada kızının makyaj yaptığını görüyor ve ‘Beni rahatsız ediyor, şunu yapmayı kes’ diyerek onu ikaz ediyor. Hatta devamlı minik Ea'yı 'Sen kardeşin-İsa- değilsin' diyerek küçümsüyor.
 




 Tanrının çok eski bir bilgisayarı var. Bu bilgisayarda dünyaya dair çeşitli bilgiler var. Bu bilgileri kendi yazıyor. Dünyadaki her şeyi bu bilgisayarın olduğu ve anahtarı kendinin sakladığı büyük bir odadan yönetiyor. Bir sahnede bu bilgisayara dünyayla ilgili kurallar yazıyor. Bu kurallar;

-Yeterli uyku her zaman 10 dakika fazlasıdır.

-Biri küvete yeni girdiğinde hemen telefon çalar.

-Ekmek dilimi her zaman reçelin sürülü olduğu tarafa düşer.

-Bulaşıklar asla yıkanmadan önce kırılmaz. Kırılacaksa her zaman pis değil temiz bulaşıklar kırılmalı.

-Yanındaki sıra hep daha hızlı ilerler.

-Bela teker teker gelmez. Her şey üst üste gelir.







 Bunun yanı sıra filmde rakamlara çok fazla değer atfediliyor. Örneğin ilk sahnelerden birinde 8 rakamına vurgu yapılıyor. ‘Tanrı Brüksel’i 8 yılda yarattı.’

 Filmin Sinematografik Ögeleri



  Filmde kullanılan ışık öğeleri, verilmek istenen mesajı etkili bir şekilde iletmeye uygun şekildeydi. Örneğin, Ea’nın dünyaya neden gitmek istediğini anlattığı sahnede önce ışık daha fazlaydı. Ea, kendini anlatmaya başladıkça yüzünü kameraya döndü. Kendini ifade etmeye başladıkça arka fon karardı ve yalnızca yüzü aydınlanmaya başladı.



 Kameraya dönüş detayı diğer havarilerde de geçerli. Yeni havarilerden bahsedildiğinde detay verilirken kamera o havariye dönüyor.



 Kurgu, çok akıcıydı. Genel olarak Ea’nın yaşamı ve hayat akışı baz alınsa da, özellikle tanrının koyduğu belli başlı kurallara diğer insanların hayatından örnekler verildi. Diğer insanlar faktörünü açacak olursam; örneğin, Ea babasına sinir olduğu için dünyadaki insanların hepsinin telefonuna ölüm tarihlerini sms attığından bahsetmiştik. Sms’in gittiği insanların neler yaptığı, gelen sms’lere yani ölüm tarihlerini öğrendiklerinden sonra girdikleri ruh halleri ve tepkileri kısaca anlatıldı. Bunlardan bazıları;
 
 *Down sendromlu bir çocuğun kalan ömrü annesinin kalan ömründen nerdeyse 3 kat fazlaydı. Annesi bunu öğrendikten sonra yaklaşık 20 yaşlarına gelmiş ve 20 yaşına kadar devamlı baktığı ve hayatının geri kalanında da bakmakla yükümlü olduğu oğlunu ağlayarak boğmaya çalıştı. Ancak yapamadı. Annesinin boğmaya çalıştığı oğlu hiçbir şey anlamadı ve annesine sarılarak kalktı.

*Yıllarca yaşlı hastasına bakan genç hemşire kendisinin yaklaşık 3 yıl ömrü kaldığını, baktığı yatalak hastasının da yaklaşık 9 yıl ömrü kaldığını görünce ağlayarak hastasına sarıldı. ‘Ben bunu hak ediyor muyum?’ tarzında bir serzenişte bulundu.

 Dekor bağlamında filme baktığımızda,
bahsettiğimiz gibi tanrı ilahi bir konumda değil. Herkeste olduğu gibi yaşadığı sıradan bir ev, sıradan kıyafetleri, sıradan bir düzeni var. Yaşadığı alan, kostümü de bu şekilde.







 Ea’nın dünyaya geldiğinde ziyaret ettiği kişiler de sıradan hayatta görebileceğimiz insanlar. Film genel olarak sıradan hayat akışında ve düzeninde devam ettiği için dekorlar da buna yönelik.

 Filmdeki kast seçimini çok uygun buldum. Ea’nın seçtiği havariler çok uygun. Tanrı ve eşi yani tanrıça tamamen metafor olduğundan aslında çok sıradan insanlardan seçilmesi çok uygun olmuş.






Filmin Alt Metinleri

 Filmin metaforlarla dolu olduğundan bahsetmiştik. Tanrı kızı Ea, dünyaya gittikten sonra onun peşinden gidiyor ve kendi yarattığı dünyaya gelince yarattığı dünyadan pekte memnun olmuyor. Zevk alarak yazdığı tüm aksilikler başına geliyor.



 
Son Akşam Yemeği Detayı

 
Ea’nın yazacak olduğu ‘Yepyeni Ahit’te geçen havariler filmin içinde bütünleşmiş. Ve bunu temsil etmek için Son Akşam Yemeği tablosundan faydalanıyor. Havariler zamanla Son Akşam Yemeği tablosuna yerleştiriliyor. Tablodaki sıfatları ve büründükleri karakterler birbiriyle uyumlu.

 
Filmde Bahsedilen Melodiler
 
 
Minik Ea, tanıştığı her havarisine bir şarkı atfediyor. Bu şarkılardan her biri birbirinden farklı ve biricik. Aslında burada verilmek istenen mesaj; ‘Her insanı içinde çalan şarkı korur. Mühim olan o melodiyi duymaktır.’

Balık Figürü

 Filmde bir balık figürü mevcut. Bu balık insanların içinde bir gün denize geri dönebilmek için dolaşıyor.

* Filmde bahsi geçen alt metinlerden biri de ataerkil toplumun olumsuzluğu ve kadının duygusal bağlamda sömürülmesi. Bu tanrıça karakteriyle hayata geçirilmiş. Feminizmin
öneminden bahsediliyor.  Ataerkil toplum, kadınlar için duygusal ve fiziksel yönden -sürekli ev işlerini tek başına yapması, her şeyle kendi başına ilgilenmesi- sömürdüğü noktada ne kadar zararlı ve yıprattığı işlenmiş.




*Filmde mülteci sorunu işlenmiş. Tanrı dünyada yaşattığı problemlerden sonra çalışmaya Özbekistan’a yollanıyor.




 
Genel Hatlarıyla Film

 Sahne tasarımları, çekim açıkları ve ışıklandırmaları mükkemmel ayarlanmış olan film izleyiciye kesinlikle yüksek düzeyde seyir zevki veriyor. Film izlerken bitsin istemiyorsunuz. Olağanüstü işlenen konularda dahi kendi hayatınızdan noktalar buluyorsunuz. Bu hayat sorgulamaya çok müsait, insanın yaradılışı gereği merak ettiği ve öğrenmek istediği çok şey var. İşte bu film sizi bu merak ettiğiniz ve sorguladığınız şeylerle yüzleştiriyor.




    Dini inançları katı olan biriyseniz izlemek sizi rahatsız edebilir. Bu film her ne kadar Hristiyanlık dinine kimi zaman eleştirisel bir bakış açısıyla baksa da siz kendi bakış açınızı değiştirdiğinizde rahatsız olunacağını düşünmüyorum. Elbette mizah yönüne vurgu yaparak Tanrı'yı ve belli başlı kuralları eleştirdiği noktalar var ancak eğer bu dine inanıyorsanız bu tarz eleştiriler sizi rahatsız etmemeli aksine kendi içinizde inandığınız dine yanıtlar bularak inancınızı pekiştirmelisiniz diye düşünüyorum. Dediğim gibi, dine eleştiri yönünün ağır bastığı noktalar da var ancak farklı bir açıyla baktığımda Tanrı insanın içindedir düşüncesinin de işlendiğini görüyorum.




 
    Filmde Ea, tanrı ve tanrıça hariç diğer karakterler ve olaylar kısa hikayelerle anlatılıyor ancak  kameranın konumlandırışı, karakterlerin suratının yakından verilmesi ve oyunculukların kalitesi ile karakterlerin yüzündeki o anlamı alabiliyorsunuz. Karakterlerle bağ kurabilmek bu filmin etkileyiciliğini arttırıyor. Filmde çevrenizdeki insanları görebiliyorsunuz.




 Film aslında kişiye hayatı hatırlatıyor. Bu hayata bir kere geliyoruz, ne zaman öleceğimiz belli değil. Aslında her anımızı bir daha yaşamayacağımızı bilerek yaşamalıyız. Mutlu olmadığımız hiçbir yerde kalmamalıyız. Her an ölebiliriz. Bu ihtimali unutmadan yalnızca istediğimiz şeyleri yapmalıyız.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Defa Duyuyorum: Jainizm